2017 yılında çocuklara yönelik cinsel suçlar işleyen faillerin cezalarını mağdurlarla evlenmeleri durumunda ertelemeyi öngören bir yasa tasarısının teklif edilmesi üzerine, Türkiye’de geniş çapta protestolar gerçekleşmiştir. Tepkilerin ardından yasa tasarısı geri çekilse de, Türkiye hükümeti 2020 Ocak ayında benzer bir yasa tasarısının hazırlanmasına yönelik planları olduğunu açıklamıştır.
ECPAT International’ın yeni bilgilendirme raporu hükümeti Türkiye’de devam eden çocuk evliliği sorununu ele almaya davet ederken bu endişe verici gelişmelere de dikkat çekmektedir. Bu raporda ortaya konulan diğer zorluklardan bazıları çocuk mültecilerin karşı karşıya kaldıkları koşulların iyileştirilmesi ve çocukların uygun bir şekilde korunabilmesi için ülkedeki çocukların cinsel sömürüsünün tüm çeşitlerine dair verilerin halka açık hale getirilmesidir.
Bu bilgilendirme raporu The Economist’in Gündüz Gözüyle Endeksi’inde yayımlanan araştırmalara dayanmakta ve hükümetin çocukların cinsel sömürüsüne karşı yanıtlarının yanı sıra ECPAT’ın yakın zamanda tamamlanacak olan Türkiye Genel Ülke Değerlendirmesi araştırmasını temel almaktadır. Türkiye bu Endeks’te 100 üzerinden 56,7 puan alarak – Filipinler ile eşit ve Uganda’nın biraz altında (57,3) 60 ülke arasında 18. sırada yer almıştır.
Türkiye çocukların fuhuşta cinsel sömürüsü, çocuk tecavüzü ve çocuk kaçakçılığını ele alan hukuki çerçeveye sahiptir ve çocukların cinsel sömürüsüyle mücadele konusundaki tüm büyük uluslararası sözleşmeleri kabul etmiştir. Ancak çocuk evlilileriyle mücadele konusunda daha az başarı kaydedilmiştir. Çocuk evlilikleri, çocukların cinsel sömürüsünün hem bir aracı, hem de bir türü olarak belirlenmiştir. Çocuk evlilikleri bir çocuğun cinsel erişilebilirliğine yol açabilir, cinsel şiddeti birliktelik içinde gizleyebilir veya çocuğun özerklik göstermesini imkansız hale getirecek güç dinamikleri yaratabilir.
ECPAT Bilgilendirme Raporu 2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’nda çocuk, erken yaşta ve zorla evliliğin yaygınlığının altı çizilmiş, raporda 20-24 yaşları arasındaki Türkiyeli kadınların %2’sinin 15 yaşında evlendirildiği, 15-19 yaş arası genç kızların ise % 1,1’inin 15 yaşından önce evlendirildiğini belirten verilere yer verilmiştir. Türkiye mevzuatının hala bazı durumlarda çocuk evliliklerinin gerçekleşmesine izin vermesi nedeniyle Türkiye Gündüz Gözüyle Endeksi’nin çocuk evliliği göstergesinde 100 üzerinden 0 puan almıştır.
Türkiye’de hala çocuk, erken yaşta ve zorla evlilikler gerçekleşmektedir; 18 yaşından küçük çocukların bazı durumlarda evlenmesine izin verilmektedir
Türkiye’de hem kadın hem erkekler için yasal evlenme yaşı 18 olsa da, daha genç çocukların evliliğine imkan veren bazı istisnalar bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’un 124. maddesi ailelerin rızası olması durumunda 17 yaşındaki kız ve erkek çocukların evlenebileceğini belirtmektedir. Aynı madde yargıçların bazı durumlarda 16 yaşındaki çocukların evliliğine izin vermesine imkan tanımakla birlikte bu istisnalar tanımlanmamış ve yargıçların takdirine bırakılmıştır.
Ekim 2017’de devlete bağlı din görevlileri ve müftülere sivil makamlarla aynı şekilde nikah kıyma yetkisi veren yeni bir yasa kabul edilmiştir. Bazı muhafazakar müftülerin “17 yaşın altındaki gelinleri görmezden geldikleri” düşünüldüğünde bu yasanın çocuk evliliği açısından yarattığı risk konusunda endişeler dile getirilmiştir.
Hükümet, 2016 yılında çocuklara yönelik cinsel suçlar işleyen faillerin cezalarını mağdurlarla evlenmeleri durumunda ertelemeyi öngören bir yasa tasarısı öne sürmüştür. Bu yasa tasarısı sonradan geniş çapta muhalefet ve kamuoyu baskısı nedeniyle geri çekilmiştir. Ancak benzer bir yasa tasarısının Ocak 2020’de TBMM’ne sunulacağı açıklanmıştır. Bu yasa tasarısı çocuk evliliği ve yasal tecavüzü meşrulaştırmakla kalmayacak, aynı zamanda faillerin cezasız kalma oranını ciddi ölçüde artıracak ve bir çocuğu sömürmek veya istismar etmenin bazı durumlarda mazur görülebileceği gibi yanlış bir algının yayılmasına neden olacaktır.
Türkiye son altı yıldır komşu ülkelerden milyonlarca mültecinin ülkeye gelmesi sorunuyla başa çıkmakta zorlanmaktadır. Bu mülteci akını, şu anda Türkiye’de çocuklar da dahil olmak üzere sömürüye açık bir nüfusun var olduğu anlamına gelmektedir. Bu savunmasızlık, mültecilerin Avrupa’nın her yerinde karşılaştığı aşırı yoksulluk ve istikrarsızlıktan kaynaklanmaktadır. (Ancak Türkiye’deki çocukların yoksulluğu sadece ülkedeki mülteci nüfusuyla sınırlı değildir; Türkiye’de çocuk sahibi hanelerin göreceli yoksulluk oranı 2018 yılı itibariyle %22,6 gibi yüksek bir seviyededir.)
Türkiye Kasım 2019 itibariyle 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapmakta olup dünyadaki en yüksek mülteci nüfusuna sahiptir. Temmuz 2019 itibariyle yaklaşık 1,4 milyon mültecinin 15 yaşının altında olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye’deki mülteci çocuklar cinsel sömürünün iki biçimi olan erken yaşta ve zorla evlilik ve fuhuşta sömürüye karşı özellikle savunmasızdırlar.
Türkiye’deki 4 milyon mültecinin 3,6 milyonu Suriye’den gelmiştir. Türkiye’deki mültecilerin büyük bir çoğunluğunun geldiği Suriye’nin kırsal bölgelerinde çocuk, erken yaşta ve zorla evlilik çok yaygındır ve bu yaygınlık Türkiye’deki Suriyeli mülteci nüfusu için de geçerlidir. Suriyelilerin son altı yılda karşı karşıya kaldıkları akıl almaz koşullar ve çok kısıtlı ekonomik imkanlar nedeniyle bazı aileler özellikle kız çocukları için erken yaşta evlilik dışında bir seçenek bulamamaktadır. Türkiye’deki Suriyeli mülteci nüfus içinde çocuk, erken yaşta ve zorla evliliğin yaygınlığı üzerine yürütülmüş olan 2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’nda, 20-24 yaş aralığındaki Suriyeli kadınların %9,2’sinin 15 yaşında, 15-19 yaşlarındaki genç kadınların ise %13,4’ünün 15 yaşından önce evlendirildiği belirlenmiştir.
Bazı aileler çocuklarının Türkiye vatandaşlarıyla para karşılığında ve ailelerinin yiyecek gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak gibi ebeveynlerin üstündeki yükü azaltmak amacıyla evlenmesine izin vermektedir.
Bazı mülteci aileler para karşılığında kızlarının Türkiye vatandaşlarıyla evlenmesine izin vermektedir.
Mülteci kamplarında yaşayanların karşı karşıya olduğu ekonomik imkanların yetersizliği, Suriyeli genç kadınları seks işçiliğine zorladığı raporlarla tespit edilmiş suç şebekeleri tarafından sömürülmekte, ve bu uygulamanın özellikle ergen kızlar arasında yaygın olduğu düşünülmektedir.
Türkiye’de çocuk sömürüsüne dair kamuya açık veriler son derece kısıtlıdır ve bu durum ülkenin soruna karşılık vermesine engel olmanın yanı sıra, Türkiye’nin Endeks’in veri toplama göstergesinde aldığı 100 üzerinden 0 puanı da açıklamaktadır. Çocukların fuhuşta cinsel sömürüsü, çocukların çevrimiçi cinsel istismarı ve çocukların seyahat ve turizm bağlamında cinsel istismarına ait oranlara dair halka açık herhangi bir veri bulunmamaktadır.
Türkiye’de çocukların cinsel sömürüsü oranları hakkında veri eksikliği vardır.
Türkiye İstatistik Kurumu 2002 yılından beri çocuk, erken yaşta ve zorla evlilik konusunda, yıllık olarak evlendirilen çocukların sayısını ölçen rakamlar yayınlamaktadır. Ancak bu verilerin en savunmasız nüfuslardan biri olan Türkiye’deki mültecileri de içerip içermediği açık değildir. Halka açık veriler konusundaki mevcut yetersizlik hem sivil toplum kuruluşlarının hem de yetkililerin hedeflenmiş önlem programları planlamalarını ve uygulamalarını veya etkilenen çocuklara yönelik özel olarak hazırlanmış müdaheleler geliştirmelerini çok zor hale getirmektedir.
Türkiye özel olarak çocukların cinsel sömürüsünü ele almaya adanmış herhangi bir plan veya politikaya sahip değildir ancak bunun yerine sorunu kadına yönelik şiddeti ve insan kaçakçılığını azaltmaya yönelik bazı planlar aracılığıyla ele almaktadır. Türkiye Endeks’in ulusal planlar ve politikalar göstergesinde 100 üzerinden 50 puan almıştır. Türkiye’nin 2016-2020 Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Eylem Planı çocuklara yönelik cinsel şiddeti kapsamaktadır ve çocuk, erken yaşta ve zorla evlilikle mücadeleye yönelik belirli bir hedefe sahiptir:
Şiddete maruz kalmış çocuklara terapi ve tedavi sunmak ve bunun yanında uzmanların özel olarak cinsel şiddet mağdurlarına yönelik destek ve servis sunmalarına adanmış merkezler kurmak ülkenin ulusal stratejisinin bir parçasıdır.
2018 yılında hükümetin soruna yönelik karşılıkları üzerine hazırlanmış bir rapor çocuk, erken yaşta ve zorla evliliklere karşı özellikle savunmasız olan bölgelerde yerel koordinasyon komiteleri kurulması gibi hizmetler sunulması konusunda olumlu gelişmelerin olduğunu ortaya koymuştur. Aynı zamanda, Kadınlara Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı dahilinde zaten başlatılan çalışmalara ek olarak, 2019-2023 yılları arasında çocuk, erken yaşta ve zorla evliliklere adanmış bir plan hazırlığı olduğu açıklanmıştır. Ancak Şubat 2020 itibariyle uygulama konusunda halka açık veri bulunmamaktadır.
Çocukların cinsel sömürüsüne verilen güçlü karşılıklara örnek olarak Türk Kızılayı’nın yetişkinler ve çocuklara yönelik çocuk, erken yaşta ve zorla evlilik konusunda gerçekleştirdiği bilgilendirme toplantıları verilebilir. Bu toplantılar aracılığıyla, Mart 2017 ve Haziran 2019 arasında 15 farklı ilde toplamda 64.788 çocuğa ulaşılmıştır.
Sivil toplum kuruluşlarının Türkiye’de karşı karşıya kaldıkları koşullar bazı durumlarda zorlayıcı olmuş, örneğin insan haklarına odaklanmış olan kuruluşların bazı faaliyetleri durdurulmuş veya azaltılmıştır. Ülkedeki birçok STK fon bulma konusunda zorluk yaşamaktadır ve faaliyetlerini gerçekleştirmek için çok düşük kapasiteye sahiptir. STKlar daha fazla destek almalıdır ve bunun yanında sosyal programlara yönelik karar verme süreçlerine hükümet ile beraber katılımda bulunma imkanına sahip olmalıdır.
Örneğin, Türkiye Endeks’in ön saf destek işçileri göstergesinde 100 üzerinden 75 puan almıştır, bu da sosyal hizmet görevlilerine yönelik profesyonel destek ve rehberliğin erişilebilir olması ile ilgilidir. Ancak aynı zamanda sivil toplum katılımı göstergesinden 100 üzerinden 30 puan almış olması, sivil toplum kuruluşları, vakıflar, kar amacı gütmeyen organizasyonlar ve topluluk örgütlerine sunulan hizmetlerin yetersizliği ile alakalıdır. Bu puanlar arasındaki uyuşmazlık, iyi uygulamaların mevcudiyetine rağmen hala operasyonların genişliği konusunda kısıtlılık olduğunun altını çizmektedir.
Türkiye’de medyanın çocukların cinsel sömürüsüne dair farkındalığı cesaret vericidir. Türkiye Gazeteciler Derneği, “Gazetecinin Doğru Davranış Kuralları”nın bir parçası olarak çocuklara yönelik cinsel şiddet içeren vakaların haber yapılması sırasında kullanılacak bir kılavuz sunmuştur. Türkiye Endeks’teki medya katılımı göstergesinde 100 üzerinden 100 puan almıştır.
Aralık 2019’da yayımlanan ve 2018 yılına ait son istatistiklere göre, Türkiye nüfusunun %71’I internet kullanmaktadır ve her yüz kişiden 97.3’ü mobil telefon aboneliğine sahiptir. Buna rağmen, İnternet Servis Sağlayıcıları tarafından sunulan “daha güvenli internet” eklentisi dışında, Türkiye’deki internet şirketlerinin çocukların çevrimiçi cinsel sömürüsünün tehlikelerine yönelik farkındalık yaratma çabalarına katılımı konusunda pek fazla kanıt bulunmamaktadır. Teknoloji şirketlerinin soruna yönelik çabaları hakkında kanıt bulmakta yaşanan kısıtlamalar Türkiye’nin Endeks’in teknoloji endüstrisinin katılımı göstergesinde neden 100 üzerinden 33 puan aldığını kısmen açıklamaktadır.
Türkiye gezginler için popular bir seyahat noktasıdır. 2019 yılında Türkiye’ye yaklaşık 51 milyon turist gelmiştir ve bunun yanında ülke genelinde 3.934 kayıtlı seyahat acentesi bulunmaktadır. Ancak sadece iki Türk şirketi seyahat ve turizm sektörüne çocukların cinsel sömürü ve istismarını tanımak ve karşılık vermek konusunda eğitim veren küresel bir girişim olan Çocukların Seyahat ve Turizmde Cinsel Sömürüye Karşı Korunmasına Yönelik Davranış Kuralları’na üye olmuştur. Türkiye’deki seyahat ve turizm sektörünün çocukların cinsel sömürüsünü engellemek için verebileceği karşılıklar konusunda hala iyileştirilmesi gereken noktalar vardır.